Cerebral Vein Sinus Thrombosis in Obstetrics and Gynecology Practice

Amaç. Serebral Ven Sinüs Trombozu (SVST) çok çeşitli ve nonspesifik semptomlarla kendini gösteren ve farklı etiyolojilere bağlı olarak ortaya çıkan klinik bir durumdur. Tanısı kolayca konulamayan nadir bir hastalıktır. SVST gelişen olgularda, jinekolojik ve obstetrik nedenlerin araştırılmasını amaçladık. Gereç ve Yöntemler. Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne Kasım 2010 ile Kasım 2020 tarihleri arasında nörolojik şikayetlerle başvuran, yapılan değerlendirmede SVST tanısı konulan olgular ile obstetrik/jinekolojik nedenlerle SVST gelişen kadınlar, retrospektif olarak incelendi. Kadınların başvuru şikâyetleri, nöroradyolojik bulguları ve uygulanan tedaviler kayıtlardan tespit edildi. Verilerin değerlendirmesinde tanımlayıcı istatistik kullanıldı. Bulgular. Çalışmanın yapıldığı dönemde 166 olguya SVST tanısı konuldu. Olguların 105’i kadın (% 63,2) ve 61’i erkek (% 36,8) idi. 15 olguda (% 9) obstetrik ve jinekolojik nedenlere sekonder SVST geliştiği tespit edildi. En sık semptom baş ağrısı (%80) ve en sık bulgu papil ödemi (%20) ile birlikte hemiparezi (%13,3) ve hemipleji (%6,7) olarak tespit edildi. Çalışmaya dâhil edilen altı olgu (%40) puerperal dönemde idi. Bunlardan iki olgu (%13,3) vaginal yolla, dört olgu (%26,7) ise sezaryenle doğum yapmıştı. Olgulardan beş tanesi (%33,3) gebe idi. Gebelerin tamamı gebeliğin 3. trimesterinde bulunuyordu. Bir olguda (%6,7) mastoidit geliştiği ve 4 ay öncesinde vaginal yolla doğum yaptığı tespit edildi. Bir olgunun puerperal dönemde olduğu ve eşlik eden sinüzit enfeksiyonu bulunduğu (%6,7), ayrıca aile öyküsünde postpartum derin trombozu varlığı tespit edildi. İki olgunun (% 13,3) kombine oral kontraseptif (OKS) kullandığı, bunlardan birinde MTHFR homozigot mutasyon varlığı ve homosistein yüksekliği tespit edildi. Olguların tamamı değerlendirildiğinde 7 olguda (%46,7) kalıtsal trombofili tanısı mevcuttu. Sonuç. SVST olgularında gebelik, puerperal dönem ve OKS kullanımı başta olmak üzere, obstetrik ve jinekolojik nedenler %10’a yakın yer tutar ve değerlendirme sırasında göz önünde bulundurulmalıdır.