Koronavirüs Salgını Sürecinde Sosyal İzolasyon ve Medya

2020 yılının ilk aylarından itibaren dünya çapında meydana gelen Koronavirüs salgını yüzbinlerce insanın ölmesine yol açmıştır. Korona virüs döneminden önce insanlar yakınlaşmaya zorlanırken bu dönemde birbirlerinden ayrışmaya başlamışlardır. Bu makalede insan hareketliliğinin karşıtı olarak günümüzde göç edememe, yerinde kal hallerinin sonucu olan sosyal izolasyon konusu incelenmiş ve bunu sağlayan televizyon ve sosyal medya üzerinde durulmuştur. Salgın döneminde sosyal yaşamın bütünüyle değişmiş olduğu görülmektedir. İnsanlar teknolojik araçlara sarılmış ve sosyal yaşamlarına bu şekilde devam ettirmeye başlamışlardır. Bu çalışmada Foucaultcu mercekten bakılarak salgın sırasında yaşam ve ölüm arasındaki biyo-iktidar kavramı ışığında bedenlerin ve nüfusların yönetimleri için iktidarlara fırsat verilmiş olduğundan hareket edilmiştir. Bu makalenin amacı koronavirüs salgını ile başlayan sosyal izolasyon süreçlerinin kapitalizmin günümüz mekanizmalarında bulunan kontrol uygulamalarını ortaya koymak ve medyanın bu süreçteki etkisinin anlamaya çalışmaktır. Niteliksel içerik analizi yöntemi kullanılarak medyada çıkan haberler yoluyla bu güç ve iktidar ilişkilerinin anlaşılması hedeflenmiştir. Faucault’un ifade ettiği medyanın biyo-politik ve biyo-iktidar oluşturmasında her zaman etkili olduğu ve kapitalizmin sürdürülmesinde pandemi sürecinden istifade edildiği görülmektedir.